Boğaziçili İki Akademisyen Savunma Yaptı

Yazar / Referans: 
Tansu Pişkin, Bianet
Tarih: 
12.06.2018

Boğaziçi Üniversitesi’nden iki akademisyen ikinci duruşmalarında savunmalarını yaptı. Avukat Eyüboğlu’nun kovuşturmanın genişletilmesi yönündeki talebini reddeden mahkeme, ek savunma süresi vererek iki duruşmayı da erteledi.

Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan iki akademisyenin duruşmaları Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam etti.

Boğaziçi Üniversitesi’nden Dr. N.İ. ile Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden Yrd. Doç. Dr. Eyüp Volkan Çidam davalarının ikinci duruşmalarına çıktı.

İki akademisyen de savunmasını yaptı. Avukatları Meriç Eyüboğlu kovuşturmanın genişletilmesi talebiyle mahkemeden 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden dört akademisyenin dava dosyası ile ulusal ve uluslararası raporların mahkemeye celbini istedi.

Mahkeme heyeti, delillerin toplanması kapsamında bütün talepleri reddetti. Ek savunma için sanık ve müdafilerine süre vererek iki duruşmanın da 18 Ekim’de devam etmesine karar verildi.

İmzacı akademisyenlere yönelik davalar, 5 Aralık 2017'de başladı. 12 Haziran itibariyle 254 akademisyenin ilk duruşmaları görülürken içlerinden 15 kişinin davasında karar açıklandı. 15 akademisyen için de 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'ının cezası dışında bütün cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı.

Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Hulusi Pur; Üyeler: Yusuf Yılmaz, Ramazan Balcı; Savcı: Arif Kaplan.

1. duruşma

Duruşma salonunda hazır bulunan Yrd. Doç. Dr. Eyüp Volkan Çidam savunmasını yazılı ve sözlü olarak mahkemeye sundu:

“Bu metni imzalayan diğer akademisyenler gibi, vermiş olduğum imzayla ben de, metnin yayınlanmasından bir sene öncesine kadar AKP hükümeti ve hükümet sözcülerinin de ‘Analar ağlamasın’ sözleriyle ifade ettikleri öz-düşünceye sadık kalarak can kayıplarının durmasını talep ediyordum. Bu talep, barış talebi, ilkesel bir taleptir. Birbirinden çok farklı siyasi düşünce ve yaklaşımlara sahip olmamıza rağmen, artık kamuoyunda ‘imzacı akademisyenler’ olarak tanınmamızı esasen bu dava sürecine borçluyuz.

“Tüm imzacı akademisyenleri kapsayan tek bir özellikten söz edecek olursak, bu ancak, siyasete ilke temelli yaklaşıyor oluşumuzdur. Bir başka deyişle bizi birleştiren, Kantçı ahlak felsefesine de dayandırılabilecek bir siyaset anlayışı gereği,siyasal konjenktür değişse bile barış talebimizden vazgeçmememizdir. Tam da bu nedenle yargılanıyor olmamız davaların siyasi niteliğini gözler önüne seriyor.”

13. ACM’deki dosyanın celbi talebi

Çidam’ın savunmasını ardından konuşan Avukat Meriç Eyüboğlu mahkemenin ek savunma istemine karşı süre talebinde bulundu. Eyüboğlu savunmasında iddianame ve sanıkların savunmalarının yargılamanın sonuçlanması için yeterli olmadığını, mahkemenin yargılamayı tamamlayabilmesi için yeni delillere ihtiyacı olduğunu söyledi.

Eyüboğlu, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) devam eden dört akademisyenin dava dosyasının içeriğinden söz ederek mahkemeye celbini talep etti. Akabinde akademisyen davalarının ”usul ekonomisi ve adil yargılanma hakkı” açısından akademisyen davalarının birleştirilmesi talebini yineledi:

“Kovuşturmanın genişletilmesi kapsamında Chris Stephenson’un dosyasının celbini, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin bölgedeki insan hakları ihlallerine ilişkin raporunu, Başbakanlık’a bağlı Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun (sokağa çıkma yasaklarıyla görevlendirilmişti) raporunu, Türkçe-İngilizce çeviri hatası için bilirkişi atanmasını, Bese Hozat ile ilgili iddianamedeki iddianın araştırılmasını talep ediyoruz.”

13. ACM’deki dosya

Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy, Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları gerekçesiyle haklarında TMK 7/2'den açılan davada, savcının talebi üzerine Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinden yargılama yapılması için Adalet Bakanlığı'na yargılama izni için başvuruldu. Henüz yanıt gelmedi. Dört akademisyenin yargılaması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

TCK 301

Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

Akademisyenlerin yargılandığı TMK 7/2 maddesi

Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

Bütün talepler reddedildi

Mahkeme heyeti, Eyüboğlu’nun kovuşturmanın genişletilmesi kapsamında sunduğu bütün taleplerini reddederek ek savunma için sanık ve müdafine süre verdi. Bir sonraki duruşma 18 Ekim’de görülecek.

2. duruşma

Dr. N.İ. duruşma salonunda hazır bulundu. Yazılı ve sözlü savunmasını mahkemeye sunan N.İ. şunları söyledi:

“Siyasi iktidar barış sürecini desteklerken barış ve çözümden bahsedilmesinin övülmesini, hükümet barış sürecini bitirdiğini ilan ettikten sonra ise barışı ve çözümü savunmanın ’ihanet’ olarak görülmesini hiçbir akli ve ahlaki standartla bağdaştıramadığımı ifade etmek isterim.

“Sonuç olarak, hayatı boyunca kimseye fiziksel şiddet uygulamamış, eline silah almamış ve şiddet olaylarına karışmamış, hatta şiddetin her türlüsüne karşı çıkmış biri olarak; üzerime atılan terör örgütü propagandası suçunu reddediyorum. Özünde şiddetin son bulmasını talep eden bir metnin şiddeti öven veya özendiren bir beyan olarak okunması ve terör örgütü propogandası olarak tarif edilmesini algılamakta güçlük çekiyorum. Bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. 

“Mahkemenizin, şiddet ve terör örgütü propogandası amacıyla değil, insani ve vicdani sebeplerle bildiri metnine imza verdiğimi görebileceğini umut ediyorum. Anayasa ve kanunlara uygun olarak karar vereceğiniz inancıyla, derhal beraatimi istiyorum.”

Avukat Eyüboğlu bir önceki duruşmada sunduğu taleplerini yineledi. Mahkeme heyeti aynı ara karar ve gerekçelerle duruşmanın 18 Ekim’de devam etmesine karar verdi. 

Ne olmuştu?

10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu.

Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı.

12 Haziran itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 254 oldu. 15 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın cezası hariç cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Üstel’in ve Ersanlı'nın cezalarının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi.

Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava sürüyor.

(TP)

Kaynak: https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/198083-bogazicili-iki-akademis...