270 Türkiyeli Barış Akademisyeni tarafından yapılan çağrıyı paylaşıyoruz:
İsrail'e Dur De!
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin de belirttiği gibi[1] tam 56 yıldır Filistin topraklarını yasadışı olarak işgal eden ve 2006’dan beri de uluslararası hukuka aykırı olarak Gazze’yi kuşatan İsrail, bugün tüm dünyanın gözü önünde Filistin halkına karşı bir insanlık suçu daha işlemektedir. Hamas diye bilinen, ama anlaşıldığı kadarıyla toplam 12 çok farklı çizgiden Filistinli örgütten oluşan “Filistin Direniş Grupları Ortak Operasyon Odası”[2] 7 Ekim 2023 tarihinde Gazze sınırından İsrail’e geçerek havadan ve karadan saldırılarla çoğu sivil 1400'ü aşkın insanı öldürmüş, bunun üzerine İsrail devleti Hamas'ın bu katliamını gerekçe göstererek, hatta bunu bir fırsata çevirerek Filistin halkına yönelik bugüne kadarki en ağır devlet terörünü uygulamaya başlamıştır. Bu kıyımların arasında durmaksızın hastanelerinin bombalanmasına, iki hastanenin yerle bir edilişine, ambulans konvoylarının bombalanmasına, gazetecilerin öldürülmesine ve İsrail devletinin açıkça hiçbir savaş hukukunu tanımayacağını ilan edişine tanıklık ettik. Gazze'de 6 Kasım tarihi itibariyle ölenlerin sayısının, binlercesi çocuk ve kadın olmak üzere 10,000’i geçtiği tahmin ediliyor.
İsrail hükümeti bugün yaptığı katliamlar için Hamas'ın son saldırılarını bahane etmektedir, ama biliyoruz ki henüz Hamas'ın olmadığı zamanlarda da Filistin halkı İsrail güvenlik güçlerinin yoğun baskı ve şiddetine uğramıştır. Birçok Yahudi diaspora inisiyatifi yanında İsrail yurttaşlarınca oluşturulmuş siyasi ve sivil inisiyatiflerince de Apartheid rejimi[3] olarak adlandırılan İsrail hükümeti, dünyanın gözü önünde 2,2 milyon olduğu tahmin edilen Gazze halkının yeryüzünden silinmesini hedeflediğini ima etmektedir. İsrail'in başlattığı kara harekâtı etnik temizlik ve hatta soykırım anlamındadır.
Halihazırda bu korkunç yok etme girişimine karşı çıkan birçok İsrailli akademisyenin, gazetecinin ve düşünürün ses verdiğine[4],[5], devletin resmi söylemini sorguladıkları için bizzat devletleri tarafından ağır bir cadı avına uğradıklarına, hedef gösterildiklerine şahit oluyoruz.[6],[7] Kendi devletinin haksız savaşına ve katliamlarına karşı çıkan bu cesur insanların seslerini 2014 yılındaki Gazze bombardımanı sırasında da duymuştuk.[8] Bu sese katılanların sayısının İsrail'in bugünkü Gazze katliamları sonrası katlanarak arttığını görmek umut vericidir. Türkiyeli Barış Akademisyenleri olarak devletlerin özellikle savaş gibi olağanüstü durumlarda muhalif seslere karşı ne türden susturma ve yıldırma yöntemleri kullanabildiklerini çok yakından biliyoruz ve bundan dolayı hem Filistinli meslektaşlarımızla hem İsrail'de resmi görüşe aykırı ses çıkarabilen meslektaşlarımızla dayanışma içindeyiz.
Biz, aşağıda imzası bulunan Türkiyeli Barış Akademisyenleri, dünya kamuoyunu, siyasetçilerini ve medyasını İsrail’in katliamlarına karşı tavır almaya ve Türkiye Cumhuriyeti devletini işgal sona erene ve barış tesis edilene kadar İsrail ile askeri, ticari ve diplomatik ilişkisini kesmeye çağırıyoruz. Dünyadaki tüm çatışmalarda olduğu gibi kalıcı barışın inşası ancak ve ancak zulme uğrayan halkın eşit bir şekilde masada yer aldığı bir barış süreciyle mümkün olacaktır.
|
|
[1] https://medyascope.tv/2023/10/25/israil-ve-bm-arasindaki-kriz-buyuyor-guterresin-isgalci-aciklamasina-israilden-sert-tepki/
[4] https://bianet.org/haber/israilli-65-aydin-sivillere-yonelik-saldirilar-mazur-gosterilemez-286482
[5] https://www.aljazeera.com/news/2023/11/2/pro-palestinian-israelis-face-threats-but-vow-to-keep-fighting-for-peace
[6] https://www.gazetepencere.com/israilde-savas-karsiti-ogrenciler-ve-akademisyenler-teror-destekcisi-denilerek-universitelerden-uzaklastiriliyor/