AYM Kararıyla Ortaya Çıkan ‘Bese Hozat Talimat Verdi’ Skandalı

Yazar / Referans: 
Kemal Göktaş, Diken
Tarih: 
30.07.2019

Anayasa Mahkemesi’nin barış için akademisyenler bildirisine ilişkin gerekçeli kararı, savcılıklar ve yerel mahkemelerin bildirinin PKK talimatı ile yazıldığı iddiasına ilişkin bir skandalı ortaya koydu. AYM, akademisyenlere ceza veren mahkemelerin bildirinin PKK’nın talimatı ile yazıldığını iddia ederken dayanak gösterdikleri Bese Hozat’ın açıklamalarında iddia edildiği gibi  “Aydın ve demokratik çevreler öz yönetimlere sahip çıksın” şeklinde bir ifadenin olmadığına dikkat çekti. AYM ayrıca savcılıkların Hozat’ın açıklamalarının orjinalini dosyaya koymadıkları, yerel mahkemelerin ise açıklamanın doğruluğuna ilişkin hiçbir araştırma yapmamalarını eleştirerek “Bildiriye imza atanların çok sayıda mahkemede yargılandıkları düşünüldüğünde mahkemelerden hiçbirinin bu yönde bir araştırmaya ve değerlendirmeye gitmemiş olması anlaşılır değildir” ifadelerini kullandı. 

AYM kararında Bese Hozat’ın söz konusu açıklamasında “Türkiye sathında ayaklanma ve AK Parti’ye ait binalara ve yerlere saldırı” çağrısı yaptığı, oysa bildiride şiddetin durdurulması çağrısının yer aldığı vurgulandı ve “bir varsayımla kişilerin cezalandırılması ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı oluşturacaktır” denildi.

Bese Hozat’ın çağrısı

AYM kararında Cumhuriyet Savcılığı’nın akademisyenlerle ilgili iddianamesinde bir üst düzey PKK’lının (Bese Hozat kastediliyor) 22 Kasım 2015 tarihinde yaptığı “Aydın ve demokratik çevreler öz yönetimlere sahip çıksın” şeklindeki bir çağrı üzerine başvuruya konu bildirinin imzalandığını ileri sürdüğü hatırlatıldı. İlk derece mahkemesine göre de bu çağrının ‘talimat mahiyetinde’ olduğu ve iki ay kadar sonra yargılamaya konu edilen bildiri yayımlandığına dikkat çekildi. 

Başvurucu akademisyenleri mahkum eden mahkemelerin kararlarında da bu konunun ortak bir gerekçe olarak yer aldığı şöyle aktarıldı: “Terör örgütünün üst düzey bir yetkilisinin çağrısı üzerine terör örgütünün destekçileri, güvenlik güçlerini saldırgan olarak göstermek ve olayların gerçek sorumlusu olan teröristleri aklamak için harekete geçmiş ve bu kapsamda başvuruya konu bildiri ilan edilmiştir. Başka bir deyişle mahkemeler bildirinin PKK’nın talimatı ile kaleme alındığı ve ilan edildiği kanaatine ulaşmıştır.” 

AYM ise ‘Üst düzey PKK’lının çağrısı’ başlığıyla bu konuda ayrıntılı değerlendirmeler yaptı. “İlk derece mahkemelerinin mahkûmiyet kararlarını önemli ölçüde PKK terör örgütünün bir üst düzey yetkilisinin bildirinin yayımlanmasından yaklaşık iki ay önce yaptığı ileri sürülen ‘Aydın ve demokratik çevreler öz yönetimlere sahip çıksın’ şeklindeki çağrıya dayandırdıkları” ifade edilen kararda şöyle denildi:

‘Varsayımı aşan bir delil yok’

“Mahkemeler söz konusu çağrının yapıldığını ve talimat mahiyetinde olduğunu, bu açıklamanın akabinde de yargılamaya konu edilen bildirinin yayımlandığını kabul etmişlerdir. Bununla beraber mahkemeler mahkûmiyet gerekçelerinde bildiriyi yazan ve imzalayanların PKK’nın talimatı ile hareket ettiklerine ilişkin varsayımı aşan bir delil gösterilebilmiş değildir.

Savcılık orjinal metni dosyaya koymadı, mahkemeler araştırmadı

Anayasa Mahkemesi’ne sunulan belgelere göre başvurucular böyle bir açıklamanın var olduğuna ilişkin savcılık delillerinin dosyaya sunulmasını istemişlerdir.

Buna karşın bahsi geçen ve çağrı niteliğinde olduğu ileri sürülen açıklamanın hangi mecrada yapıldığına ilişkin bir bilgi bulunmadığı gibi orijinal metni savcılıkça dosyasına konulmamış; mahkemelerce de bu hususta bir araştırma yapılmamıştır. İlk derece mahkemeleri savcılığın iddiasını yeterli saymış, başvurucuların bu yöndeki taleplerini ise cevapsız bırakmıştır.

İddia edilen cümle açıklamada yok!

Bundan başka Anayasa Mahkemesine sunulan belgelere göre bahsi geçen üst düzey PKK’lı iddianamede ileri sürülen tarihten bir hafta önce 22/12/2015 tarihinde bir televizyon kanalında bazı açıklamalarda bulunmuştur. Söz konusu açıklamalar daha sonra PKK terör örgütüne müzahir yayın yapan bir haber ajansında da yayınlanmıştır. Açıklamada hem Kürtlere hem de diğer etnik kökenden olanlara ayaklanma, tüm ülke sathında devlete ait binalara ve diğer yerlere saldırı çağrısında bulunulmaktadır. Başta iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) olmak üzere PKK ile çatışan tüm güçlerin meşru hedef olduğu, her şeyi yakıp yıkmak, direnişi yükseltmek gerektiği, bunun Kürtlerin meşru savunma hakkı olduğu ifade edilmiştir. Tümüyle ayaklanma ve silahlı şiddet çağrısı niteliğindeki açıklamada ‘Aydın ve demokratik çevreler öz yönetimlere sahip çıksın’ biçiminde bir ifadenin yer aldığı ise tespit edilememiştir.

PKK ‘ayaklanma ve saldırı’ istedi, akademisyenler ise şiddetin sona ermesini

Mahkemelerin hükme esas aldıkları çağrı ile başvurucuların Anayasa Mahkemesine sundukları çağrının aynı olup olmadığı tartışmalıdır. Üst düzey PKK’lı, Kürtlere ve ‘tüm demokratik çevrelere’ Türkiye sathında ayaklanma ve AK Parti’ye ait binalara ve yerlere saldırı çağrısı yapmışken, başvurucuların imzaladığı bildiride, hangi kelimeler ve üslup tercih edilmiş olursa olsun, çatışmaların sona ermesi ve temel hak ve hürriyetlere saygı gösterilmesi, çözüm sürecine geri dönülmesi, şiddetin durdurulması, diyalog ve çatışmasızlık ortamının oluşturulması çağrısı yapılmıştır.

‘Araştırmadan karar verilmesi anlaşılır değil’

Başvuruya konu bildirinin PKK’nın talimatı ile hazırlandığı iddiası terör örgütünün propagandasını yapma suçunun en önemli delili olduğuna göre ilk derece mahkemelerinin açıklama metnini veya açıklamayla ilgili varsa güvenlik raporlarını, kapsamlı bir savunma yapılabilmesi için dosyaya eklemeleri bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Daha sonra mahkemelerin bu iki açıklamanın içerikleri arasında bir söylem ortaklığı ve paralelliği olup olmadığını tespit etmelerinin de gerekli olduğu açıktır. 

Söz konusu delil ve değerlendirmelerin yargılamaların esasını doğrudan etkileyecek önemde olduğu tartışmasızdır. Bildiriye imza atanların çok sayıda mahkemede yargılandıkları düşünüldüğünde mahkemelerden hiçbirinin bu yönde bir araştırmaya ve değerlendirmeye gitmemiş olması anlaşılır değildir.

‘Varsayımla cezalandırma ağır bir baskıdır’

Ceza mahkemelerinin ve diğer kamu otoritelerinin ellerinde her tür tartışmayı ortadan kaldıracak nitelikte kesin ve inandırıcı deliller olmadan soyut bazı değerlendirmelerle bir düşünce açıklamasının terör örgütü ile yapılan bir tür iş bölümü neticesinde veya örgütün talimatı ile yapıldığını varsayması ve bu tür bir varsayımla kişilerin cezalandırılması ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı oluşturacaktır.”

Kaynak: http://www.diken.com.tr/aym-karariyla-ortaya-cikan-bese-hozat-talimati-s...