Barış Akademisyenlerinden Sedat Peker’in Beraatına Tepki

Yazar / Referans: 
Bianet
Tarih: 
18.07.2018

Barış imzacısı akademisyenler kendilerini “Oluk oluk kan akıtacağız. Kanlarınızda duş alacağız” sözleriyle tehdit eden Sedat Peker’in bu sözlerinden dolayı yargılandığı davadan beraat etmesine yazılı açıklamayla tepki gösterdi.

“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı barış bildirisini imzalayan Barış Akademisyenlerini, kendilerini “Oluk oluk kan akıtacağız. Kanlarınızda duş alacağız” sözleriyle tehdit eden Sedat Peker’in beraat etmesiyle ilgili yazılı basın açıklaması yayınladı.

Yargının siyasi süreç ve manipülasyonlardan bağımsız karar verebilme yetisini yitirmiş olduğuna bir kez daha tanık olunduğunu ifade eden akademisyenler, adalet duygusunun tesisi için bağımsız bir yargının yeniden inşa edilmesinin zorunluluğuna vurgu yaptılar.

Barış imzacısı akademisyenler açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"Savcı 'tehdit' demişti"

"Toplumsal barış talep eden bir bildirinin imzacıları olarak hakkımızda 'Oluk oluk kan akıtacağız. Kanlarınızda duş alacağız' sözlerini sarf eden ve sosyal medya aracılığıyla yayan organize suç şebekesi lideri Sedat Peker hakkında şikayetçi olduk.

"İlgili savcılık bu suçu 'tehdit' ve 'suç işlemeye tahrik' olarak niteledi ve iddianame düzenledi. İddianameyi eksik bulsak da şikayetimizin peşini bırakmadık.

"Sedat Peker, iki buçuk yıl sonra 13.07.2018 tarihinde 'atıl suçların oluşmadığı' gerekçesiyle beraat ettirildi.

"'Oluk oluk kan akıtacağız' teşbihmiş"

"Sedat Peker, duruşmaların hiçbirine şahsen katılmadı. Avukatları ise özellikle karar duruşmasında, söz konusu söylemin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, 'Oluk oluk kanlarını akıtacağız' sözlerinin teşbih ve 'ütopya' olduğunu, devletin bekası için uyarı niteliğinde olduğunu, Peker'in kamu barışından yana olduğunu iddia etti.

"Sanık vekilleri ayrıca bu davayla fiilen bir ilgisi olmadığı avukatlarımızca defalarca hatırlatılmasına rağmen, Barış İçin Akademisyenler bildirisinin içeriğine dair kanaat ve yargı bildiren pek çok iddia ileri sürdü.

"Kendi ifadeleriyle 'teşbih' ve 'ütopya'dan ibaret tehdit için ayrıca, hukuk dışı yol ve yöntemlerle cezalandırmanın meşruluğundan dem vuruldu.

"Sanık avukatlarınca etiketlendik"

"Davaya hukuki ismiyle müdahil olan bizlerin, izleyicilerin ve yargı makamının huzurunda pervasız bir özgüven ve tehditkâr bir tavır sergilendi.

"Demokratik bir hukuk devletinin yargı makamı karşısında hukuken hak arayan bizler, bir kez daha sanık vekilleri tarafından da çeşitli etiketlerle isimlendirildik.

"Bir kez daha demokratik hak ve özgürlükler ve barış mücadelesinin, bilimsel çalışmanın olmazsa olmazı eleştirel düşünce üretiminin birikimi ve kazanımları ile anlam kazanmış kavramlarımızın içi boşaltıldı.

"Kamu barışı, barış içinde birlikte yaşayan bir toplum ütopyası, söz ve eylem ilişkisi, sözcüklerin etki gücü, düşünce ve ifade özgürlüğü ve kapsamı gibi pek çok kavramsal alan; vurmak, kan dökmek, kan gölüne çevirmek, bayrak direğine asmak gibi söz edimlerle işgal edildi ve ters yüz edildi.

"Ülkemizde yargının hukuki esas ve usullere uygun, siyasi süreç ve manipülasyonlardan bağımsız karar alabilme yetisini yitirmiş olduğuna bir kez daha tanık olduk.

"Ceza için tehditlerin gerçekleşmesi mi gerekir?"

"Soruyoruz; tehdit nedeniyle ceza verilmesi için, tehditlerin gerçekleşmesi, akla tasavvura sığmayacak durumların ortaya çıkması mı gerekir?

"Ölümle tehdit ve öldürme yöntemleri üzerinden hayal edilmiş vahşi işkence henüz bir tehditken önüne geçilmediğinde, yani tehdit eylemine kavuştuğunda zaten yapacak bir şey kalmayacağı açık değil mi? Bu durum toplum vicdanında, adalet sisteminde nasıl yer bulur?

"Peker'in temsil ettiği varoluş biçimiyle mücadele..."

"Bize yönelttikleri tehditlere, yaratmaya çalıştıkları korku iklimine ve meşrulaştırmaya çalıştıkları hak ihlallerine, her tür baskıya rağmen, Sedat Peker ve temsil ettiği varoluş biçimine karşı hukuken hak arama mücadelemize devam edeceğiz. İç hukuk yolları tükenirse AİHM'de hak arayışımızı sürdüreceğiz

"Barış talebimizin arkasında durduk ve duracağız. Barış istemenin suç olmadığını, başka bir yaşamın, özgür bir dünyanın, özgür bir ülkenin ve üniversitenin mümkün olduğunu tekrar tekrar dile getirmeye ve bunun için mücadele etmeye, birlikte durmaya ve dayanışmaya devam edeceğiz.

"Bir kez daha vurguluyoruz; adalet duygusunun tesisi için bağımsız bir yargının yeniden inşa edilmesi zorunludur."

Ne olmuştu?

“Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi imzacısı akademisyenlere yönelik yazısı nedeniyle, “tehdit” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamasıyla yargılanan Sedat Peker 13 Temmuz’da beraat etti.

Anadolu Adliyesi 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın altıncı duruşmasında mahkeme heyeti Peker'in "üzerine atılı suçların oluşmadığına" karar verdi.

Peker'in cumhurbaşkanına diktatör diyenleri en yakın bayrak direğine asacaklarına dair sözleri nedeniyle yargılandığı davada da İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesi Haziran 2018'de beraat kararı vermişti.

Akademisyen yargılamaları hakkında

10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu.

Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı.

17 Temmuz itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 256 oldu. 19 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın cezası hariç cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Üstel’in ve Ersanlı'nın cezalarının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi.

Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava sürüyor.

Birleştirme kararları

33. ACM'de 27, 25. ACM'de yedi, 29 ACM'de dört olmak üzere 38 akademisyenin dosyaları birleştirildi.

Sedat Peker hakkında

Peker, “Tehditle tahsilat yapmak, zorla alıkoymak, öldürmeye azmettirmek” suçlarından yedi ay arandıktan sonra 19 Ağustos 1998'de Romanya'dan Türkiye'ye getirildi. Hakkında 7,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. 12 sanıkla birlikte çete oluşturmak suçundan yargılandığı davada, 24 Mayıs 1999'da tahliye edildi.

"Suç örgütü kurmak, tehdit, iş yeri kurşunlama, yaralama, hürriyeti tahdit, yağma ve sahte kimlik kullanma” iddialarıyla hakkında açılan üç davadan ikisinde hapis cezası verildi.

Ergenekon davasında da “silahlı örgüt kurma” suçuyla yargılandı. 5 Ağustos 2013'te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında Peker'e 10 yıl hapis cezası verildi.

10 Mart 2014 tarihinde özel yetkili mahkemelerin kararlarına ilişkin yasa değişikliği ve 5 yılı aşkın tutukluluk hali göz önünde bulundurularak tahliye edildi. Dava halen Yargıtay’da.

(EKN)

Kaynak: https://bianet.org/bianet/insan-haklari/199271-baris-akademisyenlerinden...