13 Akademisyenin İlk Duruşmaları Görüldü: Fiilen Birleşik, Hukuken Ayrı Dosyalar

Yazar / Referans: 
Beyza Kural, Bianet
Tarih: 
30.01.2018

Avukatlar taleplerin önceki yargılamada reddedilmesinin etkilerine, davaların fiilen birleşik yürüdüğüne dikkat çekti. Birleştirme talepleri kabul edilmiyor, yargılamalar beyan ve kararların tekrarına döndü.

Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi imzacılarına yönelik davalar bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti.

13 akademisyenin davalarının ilk duruşmaları görüldü. 13 akademisyenden sekizi duruşma salonunda hazır bulundu, üçü savunmasını yaptı.

13 duruşmada akademisyenlerin avukatlar, derhal beraat, birleştirme, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bildiri nedeniyle açılan ilk davaya ait dosyanın istenmesi, 13. ACM'deki dosyanın bekletici mesele yapılması, ortak metin dolayısıyla kaç kişiye dava açıldığının Başsavcılık'tan sorulması, duruşmalardan vareste tutulma, gelecek duruşmada tercümanın bulunması, ek süre taleplerini dile getirdi.

Savcı, avukatın derhal beraat talebinde bulunmadığı ilk duruşma dahil olmak üzere tüm duruşmalarda derhal beraat, kaç kişiye dava açıldığının sorulması, 13. ACM'deki dosyanın istenmesinin ve birleştirme taleplerinin reddini istedi. Mahkeme heyeti de savcının talepleri ile aynı kararları aldı.

Duruşmalarda sadece ek süre, anadili İngilizce olan bir akademisyenin tercüman talebi ve savunmasını yapan bir akademisyenin duruşmalardan vareste tutulma talebi kabul edildi.

Aynı avukatların birden fazla müvekkili olduğu durumlarda bu duruşmalar ardarda yapıldı. Böyle duruşmalarda, avukatlar ilk yargılamada beyanlarda bulunur, savcıve heyet kararlarını açıklarken sonraki duruşmalarda bu işlem onayların ardından tutanak düzenlenmesi ve kısa sürede duruşmaların bitmesiyle devam etti. 

Duruşmaları Fransa İnsan Hakları Ligi'nden, Uluslararası Politik Psikoloji Cemiyeti'nden akademisyenler ve İsrail-Filistin Eşitlik için Akademisyenler Platformu üyeleri de takip etti.

Bugün görüşmesi görülen akademisyenler:  Prof. Büşra Ersanlı, Yrd. Doç. Dr. Yasemin Gülsüm Acar (Özyeğin Üniversitesi), Dr. Stefo Benlisoy(İstanbul Teknik Üniversitesi-İTÜ), Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı (İTÜ), Prof. Dr. Ayşe Erzan (İTÜ'den emekli),  Prof. Dr. Özdemir Aktan (Marmara Üniversitesi'nden KHK ile ihraç edildi), Prof. Dr. Nesrin Sungur Çakmak(Işık Üniversitesi), Araştırma görevlisi Tuba Kıyan (Yıldız Teknik Üniversitesi’nden- YTÜ KHK ile ihraç edildi), Araştırma görevlisi Emre Tansu Keten (Marmara Üniversitesi'nden KHK ile ihraç edildi), Araştırma görevlisi  Gülay Kılıçarslan (YTÜ’den KHK ile ihraç edildi), Araştırma görevlisi  Didem Çınar Ünal (İTÜ), Araştırma görevlisi İrfan Emre Kovankaya (YTÜ’den KHK ile ihraç edildi), Araştırma görevlisi Canan Özbey (Marmara Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edildi.)

Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Mahkeme Başkanı: Ömer Günaydın, Üyeler: Habibe Ertuğrul, Onur Sert, Savcı: Caner Babaloğlu.

Savcı İsmet Bozkurt'un hazırladığı iddianamede imzacı akademisyenler 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası" ile suçlanıyor. Davalar 5 Aralık'ta başladı. Bugünkü duruşmalarla birlikte 102 kişinin ilk duruşmaları görülmüş oldu.

1. duruşma

İlk duruşma Marmara Üniversitesi'nden emekli Prof. Büşra Ersanlı'nındı. Ersanlı, duruşma salonunda hazır bulundu, savunmasını yaptı. 

Avukatı Aynur Tuncel Yazgan, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın celbini istedi: 

“Daha önce aynı eylem nedeniyle açılmış davalar söz konusu. Aralarında fili ve hukuki irtibat olması nedeniyle birleştirme konusunda değerlendirme yapılması için 13. ACM'deki dosyanın celbiyle incelenmesi gerekir. Dosyada eylemin TCK 301. maddesine temas eden suçu oluşturacağı yönünde Adalet Bakanlığı’ndan gelen yazı belgeler dosyada mevcuttur.

12 Mart 2016 tarihinde Emre Erciş'in Avaztürk'ta yazdığı "Kim bu Erdoğan'ın işaret ettiği etki ajanları?" yazısına atıfta bulundu. Yazgan, yazının 13 Mart 2016 günü iki polis tarafından hazırlanan tutanağa temel teşkil ettiğini söyledi:

“Tensip ara kararıyla istenen ve dosyaya gelen belgelere ilişkin olarak daha sonra ayrıntılı beyanda bulunacağız ancak şu aşamada bu belgelerde yer alan hususların müvekkilimle irtibatlandırılması mümkün değildir. Söz konusu belgelerin delil olarak eğerlendirilmemesi ve hükme esas alınmamasını talep ediyoruz.”

Savcı, talep gelmeden "beraat" reddetti

Savcı, avukatın derhal beraat talebi olmamasına rağmen “derhal beraat talebinin reddi” ve 301. madde ile ilgili ret istemi verdi. Avukat, derhal beraat talebinde bulunmadığını, 301 madde ile ilgili izin istemediğini belirterek talepleriyle ilgili olmayan kısımların çıkarılmasını istedi. Savcı değiştirmedi.

Hakim, kararında 13. ACM’deki dosyanın istenmesi talebini reddetti: 

“Her bir dosyadaki sanıkların ayrı ve farklı kişiler olması ve cezaların şahsiliği ve özellikle sanıklar arasında şahsi bağlantı olmaması nedeniyle birleştirme konusunda değerlendirme yapılmasının bu aşamada gerekli olmadığı ve esasa etkili olmayacağı, iddianame anlatımı, tatbiki istenen sevk maddeleri ve hukuki nitelendirmenin ancak yargılamanın başlamasıyla birlikte yapılabilecek olması nazara alındığında bu yönden de 13. ACM’nin 2016/65 esas sayılı dosyasının celbinin esasa etkili olmayacağı değerlendirildiğinden bu yöndeki taleplerin reddine."

Bir sonraki duruşma 5 Nisan'da.

2. duruşma

Özyeğin Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Yasemin Gülsüm Acar duruşma salonunda hazır bulundu. Suçlamayı kabul etmediğini söyledi, esasa ilişkin savunmasını hazırlamak için süre talep etti. Anadili olan İngilizce’de kendisini daha rahat ifade edeceğini belirterek gelecek duruşma için tercüman istedi.

Avukatı, derhal beraat talebinde bulundu. Bildirinin barış için hazırlandığını, bir örgüte çağrı, övme niteliği olmadığını, ifade özgürlüğü kapsamında devlete yapılan çağrı niteliği taşıdığını belirtti. Birleştirme, birleştirme olmayacaksa 13. ACM’deki dava dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep etti.

Tercüman talebi kabul edildi

Savcı, "sanığın sorgusu yapılıp savunması alındıktan sonra derhal beraat kararı verilebileceği" gerekçesiyle derhal beraat talebinin için reddini, "sanıklar arasında şahsi bağlantı olmadığı gerekçesiyle" birleştirme talebinin reddini, bir sonraki duruşmaya dek süre verilmesini ve tercüman hazırlanmasını istedi.

Hakim, “suçun niteliği, yargılama ve delil değerlendirilmesi yapılmasındaki zorunluluk nazara alındığında derhal beraat şartlarının oluşmadığı ” gerekçesiyle derhal beraat talebini reddetti. “Her bir dosyadaki sanıkların ayrı ayrı ve farklı kişiler olmaları, cezaların şahsiliği, sanıklar arasında şahsi bağlantı olmaması” gerekçesiyle bekletici mesele yapılması ve birleştirme talebinin reddine, savunma için süre verilmesine ve duruşmada tercümanın hazır edilmesine karar verdi.

Bir sonraki duruşma 23 Şubat saat 11.00’de.

3. duruşma

İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Dr. Stefo Benlisoy salonda hazır bulundu. Avukatı, 13. ACM’deki dosya ile ciddi şekilde irtibat olduğunu, birleştirme talebi olduğunu ancak mahkemece bu talep yerinde görülmezse de eylemlerin aynı olması nedeniyle farklı hukuki kararların verilebileceği düşünülerek bekletici mesele yapılması gerektiği talebinde bulundu.

13. ACM’deki dosyada eylemin TCK 301. Madde kapsamına girdiğine dair Başsavcılık görüşü olduğunu belirterek suça vasfının değişmesi durumunda de bekletici meselenin hukuken zorunlu olduğunu söyledi.

Savcı, bekletici mesele ve birleştirme talebin “diğer mahkemedeki sanıklar ile dosyanın sanığı arasında şahsi bağlantı bulunmaması nedeniyle reddini ve TCK 301. Maddesi uyarınca adalet bakanlığından soruşturma izni alınmasına yönelik talebin reddini” istedi.

Mahkeme, talepleri reddetti.

Bir sonraki duruşma 23 Şubat 13.00’te.

4. duruşma

İTÜ'den Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı duruşma salonunda yer almadı. Avukatları duruşmaya katıldı. Sanığa davetiyenin tebliğ edilemediği görüldü.

Avukat Arif Ali Cangı, AİHM'in Gerger-Türkiye kararına dikkat çekti, benzer konudaki aynı eylem nedeniyle açılan davaların  birleştirilmesi hususunu mahkemenin takdirine bıraktı.

Savcı “şahsi bağlantı olmaması” gerekçesiyle birleştirme talebinin reddini, iddianame tebliğinin yapılmasına, savunma için süre verilmesini istedi.

Mahkeme heyeti, iddianamenin sanığın yurtdışındaki adresine tebliğine, “her bir dosyadaki sanıkların ayrı ve farklı kişiler olması, cezaların şahsiliği ve özellikle sanıklar arasında şahsi bağlantı bulunmaması  nedeniyle birleştirmenin hukuki yarar getirmeyeceği” gerekçesiyle birleştirme talebinin reddine, sanık hazır olduğunda ya da celse arasında arasında hazır edildiğinde savunmasının alınmasına karar verdi.

Bir sonraki duruşma 17 Temmuz'da.

5. duruşma

"Fiili birleştirme yaşıyoruz"

İTÜ’den emekli Prof. Dr. Ayşe Erzan duruşma salonunda yer aldı.  Avukatı Meriç Eyüboğlu söz aldı. Derhal beraat ve birleştirme talebinde bulundu.

 “Bu karara ilişkin cevabınızı biliyorum ama fiili birleştirme durumu yaşıyoruz” diyen Eyüboğlu, “Fiilen birleşik, hukuken ayrı dosyalar” olduğunu belirterek “Derhal beraat talebine dair mahkemenin önceki kararlarını bilmesinin hukuki yargılama açısından çelişki olduğunu” söyledi.

TCK 193/2’nin koşullarının yerine geldiğini belirterek, savunma yapılmasa da beraat verilebileceğini hatırlattı.

Bildirinin barıştan yana olduğunu, uluslararası raporlarla doğrulanmış olgulara yer verdiğini belirten Eyüboğlu, ifade özgürlüğüne dair AİHM ve yerel mahkeme kararlarından örnek verdi.

"Bağırarak konuşmayın" ikazına hakimden "Ses tonum yüksek" yanıtı

Hakim “Usule ilişkin itiraz yapacağız diyor esasa dair itiraz ediyorsunuz” diyerek sesini yükseltince Eyüboğlu “Benimle bağırarak konuşmayın” dedi. Hakim “Ses tonum bu şekilde yüksektir” dedi.

Eyüboğlu, konuşmasının sonuna geldiğini belirterek sözlerine devam ederek derhal beraat talebini istedikleri söyledi, birleştirme talebine dair beyanına geçti. 13. ACM’deki dosyanın celp edilmesini ve birleştirme istedi.

Savcı, “derhal beraat kararı verilebilmesi için delil değerlendirilmesi yapılmadan eylemin suç olmadığı açıkça ortada olması gerektiği, sanığın sorgusu yapılıp savunması alındıktan sonra hüküm kurulabileceği” gerekçesiyle derhal beraat talebinin reddine, “sanıklar arasında şahsi bağlantı olmadığı” gerekçesiyle birleştirme talebinin reddini istedi.

Hakim, “suçun niteliği, yargılama ve delil değerlendirilmesi yapılmasındaki zorunluluk nazara alındığında derhal beraat şartlarının oluşmadığı ” gerekçesiyle derhal beraat talebini reddetti. “Her bir dosyadaki sanıkların ayrı ayrı ve farklı kişiler olmaları, cezaların şahsiliği, sanıklar arasında şahsi bağlantı olmaması” gerekçesiyle birleştirme talebinin reddine karar verdi.

Eyüboğlu, “Bir suç olmadığı için derhal beraat kararı almak üzere geldik, bu nedenle ayrıca savunma hazırlamadık” diyerek ek süre istedi.

Mahkeme, ek süre verdi. Bir sonraki duruşma 21 Şubat’ta.

6. duruşma

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki görevinden KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. Özdemir Aktan duruşma salonunda yer aldı. Kimlik tespiti yapıldı.

Aktan, “Bir suç olmadığı için savunmaya gerek olmadığını düşünüyorum” dedi.  Aktan’ın avukatı da Meriç Eyüboğlu idi, Mahkeme başkanı avukatların ve savcının aynı beyanların tekrarladığını onaylattı, aynı karar kopyalandı. Duruşma bir dakika içinde sona erdi. Bir sonraki duruşma 21 Şubat’ta.

7. duruşma

Işık Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nesrin Sungur Çakmak duruşma salonunda yer aldı. Kimlik tespitinin ardından mahkeme başkanı beyanların aynı olduğunu onaylatarak tutanağı düzenletti. Bir sonraki duruşma 21 Şubat’ta.

8. duruşma

YTÜ'deki görevinden KHK ile ihraç edilen araştırma görevlisi Tuba Kıyanduruşma salonunda yer almadı, avukat Eyüboğlu müvekkilinin yurtdışında olduğuna dair mazeretini sundu. Mahkeme başkanı talep ve beyanların aynı olduğuna dair tutanağı yazdırdı. Sanığın yurtdışında öğretim görevlisi olarak görev yaptığı için celse arasında hazır edilmesi durumunda savunmasının alınmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 17 Temmuz’da.

9. duruşma

"İmza ile yürütmeye karşı siyasal eleştiride bulundum"

Marmara Üniversitesi iletişim Fakültesi'nden ihraç edilen Araştırma görevlisi Emre Tansu Keten duruşma salonunda yer aldı. Kimlik sorgusunda mesleğine “işsiz” dedi.

Savunmasını yaptı, beraat talep etti. Savunmasında şu ifadeler öne çıktı:

“Barış bildirisine herhangi kişinin talimatıyla, barış dışında siyasi amaçla imza atmadım. İddianamede geçen tüm suçlamaları kesin şekilde reddediyorum.

“Genel olarak akademisyenler, siyaset alanındaki karar alıcıların yanlışlarını dillendirdikleri sürece yararlı bir iş yapmış olabilirler. Akademisyenler topluma karşı sorumludur.

“Bildiriye imza atarak yürütmeye yönelik siyasal eleştiride bulundum. Bu eleştiri, ifade özgürlüğünün kullanılmasıdır.”

Emre Tansu Keten, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul etmediğini söyledi. Mahkeme başkanının 10 Mart 2016 tarihli bildiriye katılımı sorusunu olumsuz yanıtladı.

"Taleplerim önceki yargılamalarda reddedildiğini görüyorum"

Avukatları beraat ve birleştirme taleplerine dair beyanlarda bulundu. Avukat Sevgi Epçeli Arslan, bildiride şiddete çağrı olmadığını, barışın yeniden tesisi için devlete çağrı yapıldığını söyledi. AİHM’in devlet politikalarına dair eleştirilerin ifade özgürlüğü koruması altında olduğuna dair kararlarının dikkate alınmasını istedi. Aynı bildiri nedeniyle farklı akademisyenlerin yargılandığını, dosyalara arasında şahsi, hukuk, fiili bağlantı olduğunun açık olduğunu söyleyerek 13. ACM’deki dosyanın celp edilmesi ve birleştirme talep etti.

Birleştirmenin gerektiğine dair beyanında “Aynı tür dosyaları görüyoruz, kendimden önceki yargılamadan bu yargılamada ileri sürmeyi düşündüğüm taleplerin reddini görüyorum, benim duruşmamda aynı taleplerde bulunma konusunda taleplerimin mahkemenizde etkili olacağına dair inancım sarsılıyor, bu da adil yargılamanın ihlaline neden olabilecek bir uygulamadır” dedi.

Savcı, savunma alınmadığı için beraat talebinin ve “sanıklar arasında şahsi bağlantı olmadığı” gerekçesiyle birleştirme talebinin reddini istedi.

Mahkeme de talepleri reddetti. Bir sonraki duruşma 6 Nisan’da.

10. duruşma

Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki görevinden KHK ile ihraç edilen Araştırma görevlisi Gülay Kılıçarslan'ın avukatı Sevgi Epçeli Arslan, müvekkilinin duruşmaya yurtdışında olduğuna dair katılamadığını ifadesinin yurtdışındaki adresinde alınmasını talep etti. Bir önceki duruşmadaki beyanlarını tekrarladığını belirtti.

Savcı ve mahkeme heyeti savunmasının adresinde alınmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 17 Temmuz’da.

11. duruşma

Avukat Sevgi Epçeli Arslan müvekkili İTÜ'den Araştırma görevlisi Didem Çınar Ünal’ın yurtdışında olduğuna dair mazeretini iletti. Talepler yinelendi.  Bir sonraki duruşma 17 Temmuz’da.

12. duruşma

YTÜ’den ihraç edilen Araştırma Görevlisi İrfan Emre Kovankaya da duruşmaya katılmadı, avukatı sevgi Epçeli Arslan mazeretini bildirerek süre istedi. Bir sonraki duruşma 23 Şubat’ta. 

13. duruşma

Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Canan Özbeyduruşma salonunda hazır  bulundu.

Savunmasını yaptı. Şu ifadeler öne çıktı:

“Siyaset bilimi alanında doktora öğrencisiyim. Her zaman barışı, çatışmasızlığı, kardeşliği düşledim. Bildiriyi, çözüm sürecinin son bulmasının ardından yeniden başlayan çatışma ortamında imzaladım. Böylesi çatışma ortamlarında en çok zarar gören kesimler kadınlar, çocuklar, hayvanlar ve tabiattır. Çatışmasızlık ortamına dönülmesini insan hayvan ve tabiat refahı açısından tüm kalbimle arzuladım.

“Metinde şiddet çağrısı yapıldığı görmedim düşünmedim. Kamuoyuna açıklanmasının ardından metindeki bazı ifadeler yanlış anlaşılmalara yol açmıştır ama bütüne bakıldığında öz itibariyle ana talebin çatışmasızlık ve huzur olduğu bir metindir.

"Belki çatışmasızlık ortamına küçük bir katkısı olur diye imzaladım. İnsan, hayvan ve doğasever birey olarak terör ve şiddetin propagandasını yapmam düşünülemez. Hiçbir gruba mensup değilim.

"Muhatabım ve çağrıcı olacağım kesim de vatandaşı olduğum Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Anayasa'nın tanıdığı düşünce ve ifade özgürlüğü çevresinde, hiçbir kesimin telkini ve baskısı olmadan kendi irademle barış talebinde bulundum. Beraatimi talep ediyorum.”

"Kaç kişiye dava açıldı?"

Avukatı Serdar Laçin, soruşturma dosyasında dosyaların “soruşturmadaki şüpheli sayısının çokluğu” nedeniyle ayrıldığının görüldüğü, bunun makul ve hukuki olmadığını söyledi. Cumhuriyet Savcılığına yazı yazılarak ortak metin nedeniyle kaç kişiye dava açıldığının sorulmasını istedi. Davadaki suç iddiasının ortak metne ilişkin olduğunu belirterek bağlantının ortada olduğunu söyledi ve bu konuda açılan ilk dava olan 13. ACM’deki dosyanın getirtilip incelenmesi ve birleştirme yapılmasını istedi.

13. ACM’de TCK 301. Maddeden yargılama için izin prosedürü izlendiğini belirterek, dosyanın ya da n azından bu konuya dair yazışmaların getirtilmesini talep etti. Avukat Aslı Kazan da müvekkilinin duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.

Savcı, “sanıklar arasında şahsi bağlantı olmadığı” gerekçesiyle birleştirme talebinin reddini, Cumhuriyet başsavcılığına müzekkere yazılması ve dosya celbi talebini “yargılamanın esasına katkı sağlamayacağı” gerekçesiyle reddini,  duruşmalardan vareste tutulma talebinin kabulünü istedi.

Hakim, “Her bir dosyadaki sanıkların ayrı ayrı ve farklı kişiler olmaları, cezaların şahsiliği, sanıklar arasında şahsi bağlantı olmaması” gerekçesiyle birleştirme talebinin, birleştirme talebinin ise  “iddianame anlatımı, tatbiki istenen sevk maddeleri ve hukuki nitelendirmenin ancak yargılamanın başlamasıyla birlikte yapılabilecek olması nazara alındığından”, ortak metin dolayısıyla kaç kişiye dava açıldığının Başsavcılık’tan sorulması talebini ise “esasa etkili olmadığı” gerekçesiyle reddine karar verdi. Duruşmalardan vareste bırakılma talebini kabul etti.

Bir sonraki duruşma 6 Nisan’da.

Ne olmuştu?

1128 akademisyen, 10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adına "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi yayınladı. Toplam imza sayısı 2212'ye ulaştı.

Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı Barış İçin Akademisyenler/İstanbul grubu adına "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi kapsamında yaşananları 10 MArt 2016'da basın toplantısıyla paylaştı. Camcı dışındaki üç akademisyen 15 Mart 2016’da; tutuklama kararı çıktığında yurtdışında olan Camcı ise Türkiye’ye döndüğünde 31 Mart 2016’da “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandı. Dört akademisyen 22 Nisan 2016'daki ilk duruşmada serbest bırakıldı. İlk duruşmada savcı suçlamayı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinde belirlenen "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" şeklinde değiştirmesiyle yargılama izni için Adalet Bakanlığı'na başvuruldu.

Ekim 2017'de en az 148 imzacı akademisyen hakkında da iddianame hazırlandı. Savcı İsmet Bozkurt'un hazırladığı iddianamede imzacı akademisyenler 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası" ile suçlandı. İlk duruşmalar 5 Aralık 2017'de görüldü.

30 Ocak 2018 itibariyle 102 kişinin ilk duruşmaları görüldü.

(BK)

Kaynak: http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/193806-13-akademisyenin-ilk-dur...