Akademi Susmayacak!

Yazar / Referans: 
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği
Tarih: 
04.05.2016

Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği ve Antalya BAK'ın basın açıklaması Ankara, Eskişehir, Aydın, Muğla, Manisa, Adana, İzmir ve İstanbul'dan katılımlarla yapıldı.
Antalya'da bugün Akdeniz Üni. Öğretim Elemanları Derneği öncülüğünde Eğitimsen ve çeşitli STK'ların katılımı ile düzenlenen basın açıklaması eyleminin metni.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI, KONUKLAR ve KATILIMCILAR
4 Mayıs 2016
Antalya
İki binden fazla akademisyenin imza attığı “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiri düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda ülkemiz akademik kurumlarının seviyesini gösteren bir örnek olaya dönüşmüştür. Bazı istisnalar dışında ülkemiz üniversiteleri, ifade özgürlüğünü güvence altına alma gibi üniversitelerin geçmişten günümüze uzanan tarihi misyonuna sahip çıkamamışlardır. Geçtiğimiz 3 ay içinde bu bildiriye imza attıkları için kamu ve vakıf üniversitelerinde görev yapan 36 akademisyen arkadaşımızın işine son verildi. Geçen hafta Akdeniz Üniversitesinden 8, Iğdır üniversitesinden ise 1 akademisyenin soruşturma dosyaları “üniversite öğretim mesleğinden ve kamu görevinden çıkarma” cezası talep edilerek YÖK’e gönderildi. Akdeniz üniversitesindeki soruşturmanın içeriği soruşturmanın gizliliği ihlal edilerek, bir üniversite yetkilisi aracılığıyla ve asılsız suçlamalarla birlikte yerel bir gazeteye servis edildi. Bu yapılan bir suçtur. Geçmişten günümüze yasa, mevzuat ve norm oluşturucu kurumların en başında gelen üniversitelerin yasaya aykırı işlerle birlikte anılır hale gelmesini takdirlerinize bırakıyoruz. 
11 Ocak tarihli imza metninin temel talebinin barışın sağlanması olduğu ve bildiriye imza atan akademisyenlerin barışın tesis edilmesi için yapılacak çalışmalara da gönüllü olarak katılmaya hazır olduklarına dair beyanları bütünüyle unutturulmuş görünmektedir. Ama bu unutturma bilinçsiz değil. İmza atan akademisyenleri terör yandaşı olarak nitelemek ve vatana ihanetle suçlamak bildirinin asıl amacı olan barışın sağlanması için çaba gösterilmesi talebinin ülke gündeminden çıkmasına neden oldu. Yaşanan şiddet yoksulluktan, doğa tahribatına; güvencesiz çalışmadan, iş cinayetlerine; eğitimden, sağlık sorunlarına kadar ülkemizin en önemli toplumsal sorunlarının tamamının gözlerden kaçırılmasına da hizmet etmektedir. Günden güne artan şiddet bize sadece şunu hatırlatmalı: İnsanlarımız geçtiğimiz dört yıl boyunca yürütülen müzakere sürecinde çatışma olmadan yaşayabilme iradesine sahip olduğunu gösterdi. “Evlatlar ölmesin, analar ağlamasın” diye yola çıkıp, tekrar ölmenin, öldürmenin kutsallaştırıldığı bir noktaya dönmemiz çok üzücüdür. Bu durum hükümetin, muhalefet partilerinin, siyasal kurumların toplumsal sorunlarımızı barışçı bir dille çözme konusundaki beceriksizliklerinin bir kanıtıdır. 
Bir ülkenin sahibi, içinde yaşayan herkestir. Bildiriye imza atan akademisyenler de ülkemiz insanlarının dirliği, refahı ve huzur içinde yaşamaları amacıyla çaba göstermektedirler. Ülke sorunlarına sahip çıkmak, toplumsal sorunların çözümüne yönelik öneriler geliştirmek, uyarılarda bulunmak tüm yurttaşların asli görevlerinden biridir. Gerekli ise devlet, hükümet, kamu adına hareket eden bütün kurumlar eleştirilebilir ve eleştirilmelidir de. Kamusal sorumluluk bilinci ile hareket eden, etmesi gereken akademisyenlerin dikkate almaları gereken tek kırmızıçizgi düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkmak, sözünü söylemekten kaçınmamak ve intihale göz yummamaktır. Şiddete başvurulmadığı sürece dile getirilen her sözün bir kıymeti vardır. Herkesin aynı şeyleri söylediği ya da konuşanın az susanın bol olduğu bir akademi kuşkusuz bir faciadır. Ancak ülkemiz akademik kurumlarının durumu da budur. 
Gerek kamu ve gerekse vakıf üniversitelerinde bildiriye imza atan akademisyen arkadaşlarımıza karşı yürütülen idari soruşturmalar ve alınan cezai kararların bir yasal dayanağı yoktur. Bu kararlar üniversitelerin disiplin soruşturması yürütecekleri bir yasal dayanak olmadan alınmaktadır. Telafi edilmesi güç zararlar doğuracak işten çıkarılma kararlarının hem hukuki ve hem de etik açılardan büyük sorunlar barındırdığı bilinmelidir. Rektörlükler ve soruşturma komisyonu üyeleri kendilerinde olmayan bir yetkiyi kullanmaktadır. Bütün bu yapılanları kabul edilemez buluyoruz. Akademik kurumlarımız ve YÖK bu hukuksuz uygulamalara bir son vermelidir. Halka ve hukuka karşı işlenen bu suçların aracısı olan herkes er veya geç yargı karşısında hesap verecektir.
Bu ülkede yaşayan insanlar şiddete mahkûm değildir. Mevcut toplumsal sorunlarımızın hiçbiri çözümsüz değildir. Ülkenin geleceği için endişe eden akademisyenler olarak, soruşturmalar, işten atılmalar pahasına barış için çabalamaya devam edeceğimizi ve üzerimize düşen toplumsal sorumluluğu yerine getirmekten kaçınmayacağımızı bir kez daha dile getiriyoruz. 
Akademi Susmayacak!
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği