AYM’nin Barış Bildirisi Kararı: İki Üye Bir Haftada Görüş Değiştirdi

Yazar / Referans: 
Kemal Göktaş, Diken
Tarih: 
28.07.2019

Anayasa Mahkemesi’nin “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atan barış akademisyenlerine ilişkin ihlal kararına karşı çıkan iki üyenin, bu karardan sadece bir hafta önce Resmi Gazete’de yayınlanan başka bir kararda tam aksi görüşü savundakları ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi üyeleri Serdar Özgüldür ve Burhan Üstün, İbrahim Kaboğlu başvurusunda yazdıkları karşı oyda akademisyenlerin bildirisi için “toplumun genel değer yargıları karşısında sarsıcı, tepki çekici, şok edici mahiyette olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilecek görüş ve düşünceler” ifadelerini kullandı. Ancak iki üye, söz konusu bildiriyle ilgili akademisyenlerin başvurularında bu görüşlerinden vazgeçerek bildirinin düşünce ve ifade özgürlüğünü girmediği yönünde oy kullandılar. Kaboğlu kararında düşünce özgürlüğünün bireylerin ve devletin müdahalelerine karşı korunmasına vurgu yapan karara imza atan beş üye de akademisyenlerin başvurularında ihlal olmadığı yönünde oy kullandı.

Kaboğlu’nun başvurusu

Anayasa Mahkemesi’nin CHP milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun yaptığı başvuru ile ilgili kararı, barış akademisyenleri ile ilgili kararından sadece bir hafta önce, 19 Temmuz 2019 günü Resmi Gazete’de yayımlandı.

Kaboğlu, başvurusunda, Yılmaz Dikbaş isimli kişinin iki kitap ve birden fazla makalede kişilik haklarını zedeleyen ifadelerine karşı açtığı tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğini ileri sürüyordu.

Kaboğlu’nun başvurusuna konu olayda Dikbaş, Kaboğlu için “AB mandacısı”, “Ermenilerden özür dileyecek kadar pusulayı şaşırmış AB hibecisi”, “Vatanın savunması hainlerin anlayacağı dilden yapılacaktır” ifadelerini kullanmış, Kaboğlu’nun açtığı tazminat davası yerel mahkemede önce kabul edilmiş ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bozma kararından sonra reddedilmişti. 

İhlal kararı

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Kaboğlu’nun Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı olduğu dönemde hazırlanan Azınlıklar Raporu nedeniyle hedef olduğuna dikkat çektiği kararında, kışkırtıcı ifadelerin Kaboğlu’nun şiddete maruz kalma tehlikesine neden olduğuna hükmetti. Kararda, tazminat talebinin reddedilmesinin Kaboğlu’nun tehditler karşısında korumasız kalmasına neden olduğu belirtilerek Kaboğlu’na 5 bin 500 TL tazminat ödenmesine ve tazminat davasının yeniden görülmesine karar verildi. Anayasa Mahkemesi bu kararı 2’ye karşı 13 oyla aldı. 

Karşı oy: ‘Bildiri düşünce özgürlüğüne girer’

AYM’nin 30 Mayıs 2019 tarihinde verdiği kararda üyeler Serdar Özgüldür ve Burhan Üstün, başvurunun reddedilmesini düşündükleri için ortak karşı oy yazısı kaleme aldılar. İki üye, bu karşı oy yazılarında Kaboğlu’nun Barış İçin Akademisyenler bildirisinde Kaboğlu’nun imzasının olduğunu hatırlatma gereği duydular. Oysa barış bildirisi Kaboğlu’nun Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptığı tarihten iki ay sonra yayınlanmıştı ve Kaboğlu’nun başvurusu ile hiçbir ilgisi yoktu. İki üye buna rağmen Kaboğlu’nun “toplumun değer yargılarına”karşı görüşlere sahip olduğunu ve bu nedenle gelebilecek ağır eleştirilere katlanması gerektiğini savundular. İki üyenin karşı oyunu dikkat çekici kılan ise karşı oylarında barış bildirisini, Azınlık Raporu ve Ermenilerden Özür Diliyoruz kampanyalarında olduğu gibi  “sarsıcı, tepki çekici, şok edici mahiyette olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilecek görüş ve düşünceler” olarak gördüklerine ilişkin satırlar oldu. İki üye, karşı oy yazılarının Resmi Gazete’de yayınlanmasından sadece bir hafta sonra barış bildirisini düşünce özgürlüğü kapmasında görmeyen 8 üye arasında yer aldı. Oylamada diğer 8 üye ise ihlal olduğu görüşünü savundu. Eşitlik durumunda AYM Başkanı’nın oyunun belirleyici olacağını düzenleyen mevzuat sayesinde 10 akademisyenle ilgili ihlal kararı çıktı.

Serdar Özgüldür, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Genel Sekreteri iken 8. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından, Burhan Üstün ise Yargıtay 14. Hukuk Dairesi üyesi iken 9. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından AYM üyeliğine seçilmişti.

5 üyeden de ‘yorum farkı’

AYM’nin 13 üyesinin imzasını taşıyan Kaboğlu kararında, düşünce ve ifade özgürlüğü için şu değerlendirmeler yapılıyordu:

“Bireyin kendini gerçekleştirmesi ve içinde bulunduğu topluma katkı sağlaması ancak demokratik toplumda mümkündür. Bilgiye ve başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme gibi birçok unsuru içerisinde barındıran ifade özgürlüğü demokratik toplumun gelişmesi ve kurumsallaşmasında en önemli temel haklardan biridir. İfade özgürlüğünün toplumun diğer bireylerinin yahut bizzat devletin mevcut veya olası müdahalelerinden özel olarak korunması ihtiyacı tam da demokrasi ve ifade özgürlüğü arasındaki bu kuvvetli bağdan kaynaklanmaktadır.”

Düşünce ve ifade özgürlüğünün devletin olası müdahalelerine karşı da korunması gerektiğini savunan bu satırlara imza atan üyeler Recai Akyel, Yıldız Seferinoğlu, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç ve Muammer Topal bu kararın yayınlanmasından yedi gün sonra akademisyenlerin yayınladıkları bildiriden dolayı “terör örgütü propagandası” suçundan mahkum edilmelerini ise hak ihlali olarak görmediler.

Kaboğlu kararındaki karşı oy yazısı şöyle: 

“Bir akademisyen olan başvurucunun toplumun büyük çoğunluğunun hassas olduğu Ermeni Tehciri sorunu, azınlıklar, Kürt sorunu ve ayrılıkçı terörle mücadele gibi konulardaki görüş ve düşüncelerini ‘Azınlık Raporu’, ‘Özür Diliyoruz Kampanyası’, ‘Akademisyenler Bildirisi’ gibi değişik platformlarda dile getirdiği, toplumun genel değer yargıları karşısında sarsıcı, tepki çekici, şok edici mahiyette olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilecek bu görüş ve düşünceler üzerine özellikle bir kısım görsel ve yazılı basın ile medya mensuplarının bu görüş ve düşüncelere karşı çıkma, ağır eleştiri yapma şeklinde değer yargılarını dile getirdikleri, bu kitap ve değerlendirmeleri aynı şekilde ifade ve basın özgürlükleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, nitekim derece mahkemelerinin de bu yönde bir kabulle açılan tazminat davasını reddettikleri, anılan karşı görüş ve ağır eleştirilerin bağlamından koparılmadan bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, dolayısiyle derece mahkemelerinin başvurucunun ifade hürriyeti ile onu eleştiren basın mensupları ve diğer görüş sahiplerinin ifade ve basın hürriyetleri arasında uygun bir dengeleme yaptığı ve sonuca gittikleri, sonuç itibariyle başvurucunun şeref ve itibar hakkının ihlâl edildiğinin söylenemeyeceği kanaatine vardığımızdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamadık.
Üye Serdar Özgüldür – Üye Burhan Üstün”

Kaynak: http://www.diken.com.tr/aymnin-baris-bildirisi-karari-iki-uye-bir-haftad...