Barış İçin Akademisyenlerle Dayanışma Çağrısı
Barış İçin Akademisyenlerle Dayanışma Çağrısı
Barış İçin Akademisyenlerle Dayanışma Çağrısı
Mr. Bekir Bozdağ
Justice Minister of the Republic of Turkey
Brussels, 23 May 2017
Dear Minister Bekir Bozdağ,
As participants in the Prague conference “Philosophy & Social Science” who consider themselves part of the tradition of critical theory we express our deep concern about our colleagues in Turkey who have been dismissed by executive decrees without due process and legal recourse. We extend our solidarity to all persecuted academics and specifically to Nuriye Gülmen and Semih Özakça who are on an indefinite hunger strike in protest of the injustice they have experienced.
"Bu suça ortak olmayacağız!" başlıklı metnin imzacılarından Mehmet Fatih Traş'ı 25 Şubat 2017 tarihinde kaybettik. Mehmet Fatih Traş'ın ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Sevgili meslektaşımızı bu elim sona sürükleyenler bugün üniversitelerin, devletin yönetici koltuklarında oturmaktadır. Sorumluları, dolayısıyla ölümünde dahil olanları tanıyoruz, yargılanmaları için gereken mücadeleyi sonuna kadar yürütmekte kararlıyız.
Mehmet Fatih Traş'ı unutmayacağız!
15 Temmuz sonrası süreçte önce Gülencilere bağlı olduğu iddia edilen üniversitelerinde çalışırken işsiz kalan imzacı arkadaşlarımıza, vakıf üniversitelerinde sözleşmesi yenilenmediği için işsiz kalanlar, yaşanan adaletsizliklere isyan ederek istifa edenler eklendi. 1 Eylül gecesi açıklanan KHK ise BAK'a şu ana dek vurulmuş en büyük darbeyi vurdu. KHK ile birlikte bildirimizi yayınladığımız tarihten bu yana görevinden tamamen uzaklaştırmış durumda olan imzacı sayısı 90'lara ulaşmıştır. 15 Temmuz mağduru tüm arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz.
Öğrencilik yıllarınızdan en sevdiğiniz hocanızı düşünmenizi, o güven veren yüzünü bir an gözünüzün önüne getirmenizi rica ediyorum.
Bilmiyorum onu anılarınızda, o yapan nedir? Karizması mı, hayatta duruşu mu, tebessümü mü, bilgeliği mi, öğrencilerle kurduğu iletişim mi, iyiliği mi? Üniversitede bir hocanız mı, yoksa mesela lisedeki edebiyat hocanız mı? Bunları bilemem lakin bir bildiğim var, o güzel insan şu anda işsiz.
Barış İçin Akademisyenler olarak, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini kamuoyuna duyurduğumuz günden bugüne, “toplumsal barışın tesisi” talebimizin haklılığı ve ivediliği ile her geçen gün ve hep beraber yüzleştik. Barış talebimizi dile getirmemiz, yaşadığımız toplumun, coğrafyanın hakikatine sessiz kalmamamız, görmezden gelip “biat” etmememiz, sorunu tespit edip çözüm önermemiz ve çözüm için akademisyenler olarak bize düşen görevi yerine getirmeye hazır oluşumuz “suç” sayıldı. Bu “suç”a iliştirilen farklı görünümlerdeki “bedel”leri ödedik ve ödemeye devam ediyoruz.
Değerli Dostlar,
BARIŞ ve DEMOKRASİ içinde bir arada YAŞAMA talebimizden de, bu haklı talebi ortak ve gür sesimizle ifade etme özgürlüğümüzden de, üniversitelerde maruz bırakıldığımız tüm hak ihlallerine karşı emek ve bilimsel birikimle kazandığımızı geri alma mücadelemizden de vazgeçmeyiz!
In January 2016, 2,212 scholars from Turkey signed a petition titled “We will not be a party to this crime,” also known as the Peace Petition. Since then the signatories (“Academics for Peace”) have been subject to heavy pressure and persecution. Hundreds of them have faced criminal and disciplinary investigations, custody, imprisonment, or violent threats. Several academics have been dismissed or suspended, some were forced to resign or leave the country. The recent dismissal of the Academics for Peace overnight with a fait accompli of a State of Emergency decree no.
Barış talebini dile getiren “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisinin imzacısı 2218 araştırmacı ve akademisyen aylardır çeşitli suçlama, taciz ve tehditlerle, disiplin ve ceza soruşturmalarıyla, görevden uzaklaştırma ve işten çıkartma uygulamaları ile karşı karşıya. En son 1 Eylül günü 672 sayılı KHK kapsamında barış imzacılarının kamu görevinden ihraç edilmesi ise bu sürecin başka bir boyuta geldiğine işaret etmektedir.
Kamuoyuna Duyuru
"Bizimle birlikte ''Bu Suça Ortak Olmayacağız'' bildirisine imza atan 44 arkadaşımız 1 Eylül 2016 tarihli 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden ihraç edilmiştir.
Darbelere karşı mücadele etmiş bizlerin darbeci ilan edilmesi akıldışıdır.
Bizlerle ilgili dava süreci devam ederken arkadaşlarımızın görevlerinden çıkartılmasını anlamıyoruz ve kabul etmiyoruz.
Bu 44 arkadaşımız tıpkı bizim gibi ifade özgürlüğünü kullanan barış savunucularıdır. Görevlerine derhal iade edilmelerini talep ediyoruz."
Barış İçin Akademisyenler
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP), yükseköğretim sisteminin yüksek düzeyde öğretim üyesi açığı göstermesi, çok sayıda yükseköğretim kurumunun açılmasıyla birlikte nitelikli öğretim üyesi ihtiyacının ortaya çıkması üzerine geliştirilmiş bir sistemdir.
Sevgili Barış için Akademisyenler,
Bugün Kocaeli Üniversite'sindeki barış akademisyenleri soruşturma komisyonuna yaptıkları itiraz için basın açıklaması yaptılar. Diğer illerden de katılımla güçlenen dayanışmayla, barış sözünün arkasında olunacağı tekrarlandı. Basın açıklaması "Yaşasın barış için söz hakkımız ve barış için verilmiş sözümüz!" sözleriyle bitirildi. Aşağıda basın açıklamasının tam metnini bulabilirsiniz.
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” adlı Barış Bildirisini imzalayan Kocaeli Üniversitesi Akademisyenleri olarak Kamuoyuna Duyurumuzdur
Sevgili Barış İçin Akademisyenler,
Bildiğiniz üzere, bir süredir gerek BAK’ın ana gövdesi ve gerekse BAK Hukuk olarak, 20 Temmuz günü Ankara buluşmasına ve YÖK’te yapılacak sözlü savunmalara kilitlenmiş durumdayız. Savunma hazırlıkları ve hep altını çizdiğimiz üzere savunmanın ayrılmaz bir parçası olan dayanışmanın büyütülmesi çalışmaları, tarih belli olduğu günden bu yana sürüyor.
Turkish scholars have been subject to heavy pressures and constraints since the declaration of the petition “We’ll not be a party to this crime” launched by the Academics for Peace initiative in mid-January. In Mersin, a middle-sized city on the Mediterranean Coast, this climate of pressure has been experienced in an accentuated manner as the twenty-one petitioners of the city's University have since then faced very serious threats and sanctions.