Onlara 9 aydır OHAL!

Yazar / Referans: 
Özlem Akarsu Çelik, gazeteduvar.com.tr
Tarih: 
25.09.2016

11 Ocak 2016'da yayınlanan 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildiriye imza atan akademisyenler YÖK önünde eylem yapan meslektaşlarına destek verdi. Barış akademisyenleri "Biz ocaktan beri OHAL'i yaşıyoruz" diyor.

ANKARA – Yükseköğretim Kurulu (YÖK) önünde, önceki gün kamudan ihraç edilen, açığa alınan Eğitim Sen’li akademisyenlerin eylemi vardı. “Bu suça ortak olmayacağız!” metninde imzası bulunan akademisyenlerle 15 Temmuz öncesi ve sonrası açığa alınan/ihraç edilen akademisyenler de eylemdeydi.

11 Ocak 2016 tarihinde, 89 üniversiteden 1128 akademisyenin imzaladığı “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi, bir gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sert tepkisiyle karşılaşmıştı. İmzacı akademisyenleri hedef alan Erdoğan, “Çoğu maaşını devletten alan sözde aydınların ihanetiyle karşı karşıyayız” demişti. Daha sonra çık sayıda akademisyen görevden uzaklaştırıldı. Bazıları hakkında davalar açıldı. Hatta tutuklananlar oldu.

YÖK’teki eylemin ardından konuştuğumuz akademisyenler, kendilerinin ocak ayından bu yana OHAL’i yaşadığını söylediler.

‘KARA LİSTELER STK’LARA BİLE GÖNDERİLMİŞ’

bediz

Bediz Yılmaz Bayraktar

Yrd. Doç. Dr. Bediz Yılmaz Bayraktar (Mersin Üniversitesi- Kamu Yönetimi): “26 Temmuz’da derebeyi gibi davranarak kendini savcı ve yargıç yerine koyan rektör tarafından görevime son verildi. Mersin Üniversitesi adına Fransa’da yüksek lisans ve doktora yapıp döndüm, zorunlu hizmetimi bitirdim. Mersin’de kalmaya devam ettim ve atıldım. Müthiş bir kaynak israfı! Benim gibi çok insan var. Suriye’de savaştan sonra ülke dışına çıkmak için başvuran akademisyenden daha fazlası Türkiye’den gitmek için başvurmuş.

Suriyeliler, yoksulluk gibi konularda çalışıyorum. Bu alandaki sivil toplum örgütleriyle çalışırım diye düşünüyorum. Bakanlıklardaki kara listelerin STK’lara da gönderildiği konuşuluyor. Katıldığım bir toplantıda Milli Eğitim Bakanlığı’ndan UNİCEF’e, oradan da yerel STK’lara bir liste gittiği söylendi. Ticaret yapalım desek, KOSGEB’e de liste gitmiş. Hani yazmıştı ya biri, ‘medeni ölüm’ diye. Yapmaya çalıştıkları gerçekten bu. Bazı kentlerde arkadaşlarımız linç edilmekten korkuyorlar.”

‘İMZACI OLDUĞUNU GAZETE KUPÜRÜYLE İSPATLAYAN VAR’

ikinci

Yasemin Özgün

Doç. Dr. Yasemin Özgün (Anadolu Üniversitesi- Siyaset Bilimi): “22 yıldır Anadolu Üniversitesi’ndeyim. Eskişehir’de 7 ay önce hakkında soruşturma açılan 21 imzacıydık ve 15 Temmuz sonrası açığa alındık. Rektörün bize gönderdiği tebligatta gerekçe yazmıyor ama rektör açıklamaya zorunlu hissetti kendini ve soruşturma dosyalarımızın YÖK’e gönderildiğini, FETÖ’cülükten değil imzacılıktan açığa alındığımızı söyledi. Biz sadece barış istedik!

FETÖ’cü değiliz diye kendimizi anlatmak zorunda kalmak, zül! Bir banka, FETÖ’cü sandığı bir arkadaşımızın hesaplarını inceliyor, 1 hafta bloke konuluyor hesaba. Gazete kupürünü götürdü arkadaşımız da kim olduğunu anlatınca hesaptaki blokesi kalktı. FETÖ’ye en uzak kesim ‘Barış İmzacıları’ydı, FETÖ’den canı en çok yanan da biz olduk. Başından beri haklıydık. Ne suç unsuru var imzaladığımız metinde ne de açığa alınma gerekçemiz hukuki! Bize ağır gelen, öğrencilerimizden, derslerimizden uzak kalmak ve kendi mağduriyetlerimizden başka bir şeyle uğraşamamak.

‘HERKESE DOKUNULACAK. ÖLÜ TAKLİDİ ÇÖZÜM DEĞİL’

ucuncu

Latife Akyüz

Yrd. Doç. Latife Akyüz (Düzce Üniversitesi- Sosyoloji): “11 Ocak’ta imzalar açıklandı. 12 Ocak’ta Erdoğan konuştu ve 1 saat sonra yerel gazete üzerinden hakkımda linç kampanyası başlatıldı. Bu 15 Temmuz sonrası olayı değil. Ben 10 aydır OHAL yaşıyorum. Dedikleri gibi ‘medeni ölüm’ ama hepimiz özgürleşmiş hissediyoruz kendimizi. Üniversitede kalan arkadaşlarımız bizden zor durumdalar. Anlattıkları her şey izleniyor, BİMER’e ihbar ediliyor. İnsan hakları dersi veren bir hoca bu dönem ne anlatacak bu memlekette?

Dosyamla ilgili bilgi alamıyorum. Korkunç bir hukuksuzluk, usulsüzlük dönemi! Düzce’den önce 8 ay Belçika’da yaşadım. Belçika Parlamentosu’nda Barış İmzacıları gündem oldu, adıma dayanışma sayfası açıldı, imza kampanyası başlatıldı. Sadece biz değil asistanlarımız, öğrencilerimiz, herkes bu şiddetten payına düşeni alıyor. Herkesin bu sürecin kendilerine de dokunacağını bilmesi gerekiyor. İnsanlar ölü numarası yaptıklarında kendilerine bir şey olmayacağını zannediyorlar ama öyle değil.

‘BUGÜNLER, TÜRKİYE İÇİN KAYIP ZAMANLAR’

kuvvet

Kuvvet Lordoğlu

Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu (Kocaeli Üniversitesi- Çalışma Ekonomisi): “Ben 35 senedir üniversitedeyim. Böyle kapının önüne konulmak sarsıcı ama kendimi hiçbir zaman üniversiteli olarak tanımlamadım. Alanım çalışma ekonomisi. Uluslararası bir sivil toplum örgütü için büyük markalar hakkında sendikal hak mücadeleleri, hak ihlalleri raporları hazırlıyorum. Bu raporlar yayınlanıyor ve markalar bunu çok ciddiye alıyor. Bu işe devam edeceğim. İlla üniversitelerde olmamız şart değil. Ekim ayında başlayacağımız Dayanışma Akademisi’ni ‘insan en iyi, bildiği işi yapar’ diyerek tasarladık, düşündük. Bu, projelerden bir tanesi.

Bugün yapılanların, yaşananların Türkiye için kayıp zamanlar olduğunu düşünüyorum. Benim yaşım gelmiş kaça ama genç, çocuklu insanlar var. Onlar entelektüel kapasitelerini Türkiye için kullanamayacaklar. Bu Türkiye açısından uzun zamanda hissedilecek çok büyük bir kayıp. Türkiye şu anda tek adam yöneticiliğine gidiyor. Bugün geniş kitlelerin memnuniyetsizliği var ama bu memnuniyetsizlik örgütlü değil.”

‘KOCAELİ’NDEN GİTMEMİZ İSTENİYOR AMA GİTMİYORUZ!’

hulya

Hülya Kendir

Yrd. Doç. Dr. Hülya Kendir (Kocaeli Üniversitesi- Siyaset Bilimi): “1 Eylül’deki KHK ile ihraç edildim. Şu anki durum öngörülemez halde. Bizler yeni bir KHK ile de dönebiliriz, AİHM kararıyla da. Yani ne zaman döneceğimiz belirsiz. Bu nedenle kişisel planlar da yapılamıyor böyle bir ortamda. Bu süre zarfında yaşamımızı nasıl idame ettireceğimize gelince. 1402’likler açlıktan ölmediğine göre biz de ölmeyeceğiz! Kendimize yakışır işler yapacağız, üretmeye devam edeceğiz.

Kocaeli’nde ihraç edilen 19 kişi ekim ayında başlayacak bir Dayanışma Akademisi planladık. Her hafta birimiz alanlarımıza göre ders vereceğiz. 28 Eylül’de açılışımız var. Aramızda 6 sağlıkçı var. Doğa bilimci var, yarısı da sosyal bilimci. Herkes alanlarına göre ders anlatacak. Kocaeli’nden gitmemiz çok isteniyor ama gitmiyoruz, bir şeyler yapacağız! Barışı anlatmaya devam edeceğiz. Herkesi Dayanışma Akademisi’ne bekliyoruz.”